TERTEMİZ ABDEST ALANLAR

Cabir b. Abdullah (r.anhuma)’ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) buyurur:

“Cennetin anahtarı namazdır, namazın anahtarı da abdest (temizlik)tir.”[1]

Ukbe b. Amir (r.a.) anlatıyor:

Üzerimizde deve gütme vazifesi vardı. Nevbetim gelince, akşamleyin develeri ağıllarına götürdüm. Sonra Rasulullah (s.a.s.)’i ayakta cemaata bir şeyler söylerken işittim. Yetiştiğim sözü şudur:

“Eğer bir müslüman tertemiz abdest alır, sonra kalkar iki rekat namaz kılar, kalbi ve yüzü ile o iki rekata yönelirse, o kim­seye cennet vâcib olur.” buyurdular.

Ben:

-Bu, ne güzel şey! dedim.

Bir de baktım ki, önümde bir:

-Bundan önceki daha güzeldi, diyor.

Baktım ki, Ömer’miş.

(Bana):

-Ben seni, demin gelirken gördüm. Rasulullah (s.a.s.), sen gelmeden önce şöyle buyurdular:

“Eğer sizden biriniz abdest alır, onu yerli yerince yapar yahud tastamam icrâ eder de sonra:

-Ben, Allah’dan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in Al­lah’ın kulu ve Rasulü olduğuna şehadet ederim, derse,

O kimseye cennetin sekiz kapısı (birden) açılır. Onların hangisinden dilerse, ondan girer.”[2]

Temiz ve helâl su veya toprak ile Allah’ın emrettiği[3] ve Rasulullah (s.a.s.)’in gösterdiği şekilde abdest alan, aldığı ab­dest ile huşû içinde Allah’a yönelip namaz kılan muvahhid mü’minlere cennet vâcib olmuştur… Bu kıymetli şahsiyetler, tertemiz abdest almış ve abdestin gereğini yapmışlardır… Al­lah’ı Rabb, İslâm’ı din ve Rasulullah Muhammed (s.a.s.)’i Nebî kabul edip razı olan bu şahsiyetler, abdestin ve namazın hakkını verdikleri için cenneti hakketmişlerdir… Abdest, onları günah­lardan temizlemiş, namaz onları, bütün kötülüklerden alıkoy­muştur!..[4]

Emirü’l-mü’minin İmam Osman b. Affan (r.a.)’ın hizmetçisi Humran ibn Ebân anlatıyor:

Osman, oturaklarda otururken, ben O’na abdest suyunu getirdim. Kendisi abdest aldı ve abdest alışı güzel yaptı. Sonra şöyle dedi:

-Ben, Rasulullah (s.a.s.)’in bu mecliste otururken abdest aldığını ve abdest almayı güzel yaptığını gördüm. Sonra:

“Kim benim şu abdest alışım gibi abdest alır, sonra mes­cide gelir de iki rekat namaz kılar, sonra oturursa, onun geçmiş günahları mağfiret olur.” buyurdu.

Yine Osman:

-Rasulullah:

“Aldanmayınız (mağfirete aldanıp da günah kazanmaya cür’et etmeyiniz)!” buyurdu, demiştir.[5]

Hadisin sonundaki “aldanmayınız”cümlesinden maksad şudur:

“Abdestin fazileti bu derece büyük ve sevabı bu kadar çok olduğuna göre başka hayrât için çalışmaya lüzum yoktur veya bunca sevabı alındıktan sonra günah işlense dahi pek tehlikesi yoktur diye aldanmayınız.” Çünkü günahları gideren ve sevab­ları kazandıran abdest ve namaz Allah katında makbul olanıdır. Hangisinin makbul olduğunu bilmek ise, hiç kimse için müm­kün değildir. O hâlde mağrur olmak tamamen yersizdir.[6]

İmam Osman b. Affan (r.a.)’ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Her kim abdest alır da onu tertemiz yaparsa, vücûdundan günahlar çıkar. Hatta tırnakların altından bile!”[7]

Ebu Hüreyre (r.a.)’dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Müslüman yahud mü’min bir kul, abdest alır da yüzünü yıkarsa, gözleriyle baktığı her günah, su ile yahud suyun son damlasıyla yüzünden çıkar. Ellerini yıkadığı vakit ellerinin tut­tuğu her günah, su ile yahud suyun son damlasıyla beraber ellerinden çıkar. Ayaklarını yıkadığı vakit ayaklarının yürüyerek işlediği her günah su ile yahud suyun son damlasıyla birlikte çıkar. Nihayet o kul, günahlardan tertemiz olur çıkar!”[8]

Ebu Umâme el-Hımsî (r.a.) anlatıyor:

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:

“Abdest, geçmiş günahları siler, sonra kıldığı namaz nafile (fazladan sevab kaynağı) olur.”

Kendisine:

-Bunları, Rasulullah’dan işittin mi? diye soruldu.

-Evet, birden fazla, hatta ikiden, üçten, dörtten, beşten….. fazla işittim! dedi.[9]

 

 

 



[1]    İmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, C.3, Sh.284, Hds.24/894.

Sünen-i Tirmizî, Kitabu’t-Tahare, B.3, Hds.4.

Taberânî, Mu’cemu’s-Sağir, C.2, Sh.81, Hds.416.

[2]    Sahih-i Müslim, Kitabu’t-Tahare, B.6, Hds.17.

Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’t-Tahare, B.65, Hds.169.

Kitabu’s-Salât, B.157-158, Hds.906.

Sünen-i Tirmizî, Kitabu’t-Tahare, B.41, Hds.55.

Sünen-i Neseî, Kitabu’t-Tahare, B.109, Hds.148.

Sünen-i İbn Mace, Kitabu’t-Tahare, B.60, Hds.469-470.

İmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, C.2, Sh.254, Hds.203/511.

[3]    Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

“Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yı­kayın). Eğer cünübseniz temizlenin (gusül edin). Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayakyolundan (hacet yerinden) gelmişse yahud kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size, güçlük çıkarmak istemez, amma sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki, şükredersiniz.” Mâide, 5/6.

[4]    Bkz. Ankebut, 29/45.

[5]    Sahih-i Buhârî, Kitabu’r-Rikak, B.8, Hds.21.

Kitabu’t-Vudû, B.29, Hds.29.

Sahih-i Müslim, Kitabu’t-Tahare, B.3, Hds.3-4.

Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’t-Tahare, B.51, Hds.106.

Sünen-i İbn Mace, Kitabu’t-Tahare, B.6, Hds.285.

Sünen-i Neseî, Kitabu’t-Tahare, B.68, Hds.84-85.

İmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, C.2, Sh.250-251, Hds.198/506-508.

[6]    Haydar Hatipoğlu, A.g.e., C.1, Sh.466.

[7]    Sahih-i Müslim, Kitabu’t-Tahare, B.11, Hds.33.

İmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, C.2, Sh.243, Hds. 188/496.

İmam Taberânî, Mucemu’l-Evsat, Sh.367, Hds.276. (Ana nüsha: C.1, Hds.304)

[8]    Sahih-i Müslim, Kitabu’t-Tahare, B.11, Hds.32.

Sünen-i Tirmizî, Kitabu’t-Tahare, B.2, Hds.2.

Sünen-i Neseî, Kitabu’t-Tahare, B.85, Hds.103.

Sünen-i İbn Mace, Kitabu’t-Tahare, B.6, Hds.282.

İmam Malik Muvatta’, Kitabu’t-Tahare, Hds.30-31.

İmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, C.2, Sh.240-242, Hds. 187/495.

[9]    İmam Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, C.2, Sh.256, Hds. 205/513, 206/514.