YETİMİ KORUYANLAR

Sehl ibn Sa’d (r.a.) anlatıyor:

Rasulullah (s.a.s.):

“Ben, yetimin işine bakan kimse ile beraber cennette şöyle bulunacağım.” buyurup şehadet parmağı ve orta parmağı ile işaret edip gösterdi.[1]

Hadis-i şerif, bir yetimi İslâm terbiyesi üzere yetiştirip bü­yüten bir kimsenin cennete, orta parmakla şehadet parmağının beraberliği gibi, Rasulullah (s.a.v.) ile beraber ve O’na yakın olacağını ifade etmektedir. Bu yakınlıktan maksad, cen­netteki yerlerinin yakınlığı olabileceği gibi, derecelerinin yakın­lığı, yahud hem yerlerinin, hem de derecelerinin yakınlığı olabi­lir. Cennete girerken öncelik hakkına sahib olmadaki yakınlık da kasd edilmiş olabilir.[2]

Rabbimiz Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Arkalarında bıraktıkları zayıf çocuklardan dolayı korku duyanların (vasiyetleri altında olanlar için de) içleri ürpertiyle titresin. Allah’dan korksunlar ve onlara doğru söz söylesinler.

Gerçekten yetimlerin mallarını zulmederek yiyenler, ka­rınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir.”[3]

“Sana yetimleri sorarlar. De ki: Onları ıslah etmek (ya­rarlı kılmak) hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız artık onlar sizin kardeşlerinizdir.”[4]

Yetimleri koruma konusunda, önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in şu beyanlarına dikkat etmeli ve gereğiyle amel edil­melidir!..

 

1) İbn Abbas (r.anhuma)’dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Her kim müslümanlar arasında bir yetimi tutar götürür, yi­yeceği ve içeceğine onu ortak ederse, Allah onu, mutlaka cen­nete koyacaktır. Ancak affedilmeyecek bir günah işlemişse, o başka!”[5]

 

2) Ebu Umâme (r.a.) anlatıyor:

Rasulullah (s.a.s.):

“Kim sırf Allah rızası için şefkatle yetimin başını sıvazlarsa, elinin değdiği saçlar sayısınca ecir ve sevab kazanır. Yanında ki yetime iyilik yapan kimse ile ben, şu iki parmak gibi cennette beraber olacağız.” buyurdu ve orta parmağıyla işaret parmağını aralarını açarak gösterdi.[6]

 

3) Avf  b. Malik (r.a.)’dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Asil ve güzel olduğu hâlde kocasından dul kalıp da yetim çocukları için (onlar, ev-bark sahibi olup kendisinden) ayrılın­caya kadar yahud da (onlar) ölünceye kadar kendini (kocaya varmaktan) alıkoyan (ve bu hususta karşılaştığı sıkıntılar sebe­biyle)  yanakları kararan kadınla ben, kıyamet gününde (birbi­rimize yakınlıkta) şu ikisi (orta parmak ile şehadet parmağı) gibi­yiz.”[7]

 

4) Ebu Hüreyre (r.a.)’dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Cennetin kapısını ilk önce ben açacağım. Bununla birlikte bir kadının (cennetin kapısını açmak üzere) beni geçtiğini gö­rünce:

-Ne oluyor, sen kimsin? diye sorarım.

O da:

-(Dünyadayken) yetim kalan çocuklarımın başını bekleyen bir kadınım! diye cevab verir.”[8]

 

5) Ebu Hüreyre (r.a.)’dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Müslümanlar hakkında evlerin en hayırlısı, içinde kendi­sine iyi bakılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar hak­kında evlerin en kötüsü, içinde kendisine fenalık edilen bir ye­timin bulunduğu evdir. Ben ve yetimin bakıcısı, cennette şu iki (parmak) gibiyiz.”[9]

 

 

 

 

 

 

 



[1]    Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Edeb, B.24, Hds.34.

Kitabu’t-Talak, B.24, Hds.47.

Sahih-i Müslim, Kitabü’z-Zühd, B.2, Hds.42.

Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Edeb, B.121-122, Hds.5150.

Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Birri ve’s-Sıla, B.14, Hds.1983.

Sünen-i İbn Mace, Kitabu’l-Edeb, B.6, Hds.3680.

İmam Malik, Muvatta,’ Kitabu’ş-Şa’r, Hds.5.

İmam Buhârî, Edebü’l-Müfred, B.75, Hds.133,135.

[2]    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, C.16, Sh.436.

[3]    Nisa, 4/9-10.

[4]    Bakara, 2/220.

[5]    Sünen-i Tirmizî, Kitabu’l-Birri ve’s-Sıla, B.14, Hds.1917.

[6]    İmam Hafız el-Munzirî, A.g.e., C.5, Sh.171, Hds.13.  İmam Ahmed b. Han­bel, (Müsne, C.5, Sh.250) ve diğerleri rivayet etmişlerdir.

[7]    Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’l-Edeb, B.120-121, Hds.5149.

İmam Buhârî, Edebü’l-Müfred, B.78, Hds.141.

Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.6, Sh.29.

[8]    İmam Hafız el-Munzirî, A.g.e. C.5, Sh.171, Hds.12. Ebu Ya’lâ rivayet etmiştir. İsnadı Hasen’dir.

[9]    İmam Buhârî, Edebü’l-Müfred, B.76, Hds.137.

Sünen-i İbn Mace, Kitabu’l-Edeb, B.6, Hds.3679.