Bin Aydan Hayırlı Bir Gece

Yegâne Rabbimiz Allah Teâlâ “Azze ve celle” şöyle buyuruyor:

 

     “ Gerçek şu ki, Biz onu “Kur’ân’ı” kadir gecesi’nde indirdik.

 

      Kadir gecesi’nin ne olduğunu sana bildiren nedir?

 

      Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.

 

     Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler.

 

     Fecrin çıkışına kadar bir esenliktir “selâmdır” o .(1)

 

     Kadir suresi’nde, Rabbimiz Allah, kadir Gecesi’ni böyle beyan buyuruyor…Kur’ân-ı kerimi kadir Gecesi’nde indirdiğini beyan buyuran Rabbimiz Allah, yegâne hayat düstürümüz kur’ân-ı kerim’i Ramazan ayında indirmiş olduğunu da beyan buyurmuştur:

 

    “ Ramazan ayı…insanlar için hidayet olan ve değer yolu ve “hak ile batılı birbirinden” ayıran apaçık belgeleri “kapsayan” kur’ân onda indirilmiştir….” (2)

 

    Diğer ayetlerde şöyle buyuruyor Rabbimiz Allah:

 

    “Hâ, Mîm.

 

    Apaçık kitaba andolsun.

 

    Gerçekten Biz, onu mübarek bir gecede indirdik. Gerçekten Biz uyaranlarız.

 

    Ki onda “o gecede “ her hikmetli iş ayrılır.”(3)

 

    Ayet-i kerimelerden anlaşıldığı gibi kur’an-ı kerim, Ramazan ayında ve kadir Geces’inde indirilmiştir…

 

    Kadir kelimesinin mânâsı, “Hüküm vermek” demektir.Allah Teâlâ, o gecede bir yıl içerisinde olacak şeyler hakkında hüküm verdiği için bu geceye bu ad verilmiştir.(4)

 

   İbn Abbas(r.anhuma) dedi ki:

 

–         Yüce Allah, dünya işlerini bir sonraki kadir Gecesi’ne kadar hayat, ölüm ya da rızık ile ilgili hususları muhkem olarak hükme bağlar.

 

Katâde Ebu Bekr ibnu’l Arabî ( rh.a.)dedi ki:

 

–         İlim adamlarının çoğunluğu bu gecenin kadir Gecesi olduğunu söylemişlerdir. Onlardan bu gece, şaban’ın ortası gecesi olduğunu söyleyenler de vardır. Ancak bu yanlış bir görüştür. Çünkü yüce Allah, doğru ve kat’i olan kitabında:

 

    “o Ramazan ayı ki, onda kur’an indirilmiştir.” Bakara 2/183 diye buyurarak, kur’an’ın indirilmiş zamanın Ramazan ayında olduğunu açıkca ifâde etmiş, daha sonrada bu buyrukta:

 

     “ Biz onu, mübarek bir gecede indirdik.” Duha 44/3 buyurmak suretiyle hangi gecede inmiş olduğunu tayin etmiştir.

 

       Kim   kur’an’ın başka bir zamanda indiğini iddia edecek olursa, Allah’a karşı büyük bir iftirada bulunmuş olur.(5)

 

    Hakim ve ibnu Ebi şeybe Hassan ibnu Hureys tarikiyle said b. Cubeyir’den ibn Abbas (r.anhuma)’nın şöyle dediğini rivayet ederler:

 

–         Kur’ân-ı kerim, bütünüyle Levh-i mahfuzdadan dünya semâsındaki Beytu’l- izze’ye indi. Cebrail (a.s) ondan, peyderpey Rasulullah (s.a.s)’e indirdi (6)

 

Hakim, Beyhaki ve nesei, Davud b. Ebi Hind tarikiyle ikrime’den ibn Abbas (r.anhuma)’nın şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:

 

–         Kur’ân-ı kerim, önce bir bütün olarak kadir Gecesi’nde dünya semâsına, bundan sonra yirmi sene boyunca parça parça inzali tamamlanmıştır.(7)

 

Kur’an-ı kerim’in inmiş olduğu, Ramazan ayı içinde bulunan ve bin aydan hayırlı olan kadir Gecesi’nin hangi gece olduğunu, yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s) bizlere beyan buyurmuştur…

 

 İbn Abbas (r.anhuma )’nın rivayetiyle şöyle buyurmuştur Rasulullah (s.a.s)!

 

“Siz kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son onu içinde arayınız. Kadir Gecesisi, ya Ramazandan kalan  dokuzuncu gecede, yahud kalan yedinci gecede, yahud kalan beşinci gecededir.”(8)

 

Ümmül- Mü’minin Aişe (r.anha)’dan .

 

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurur:

 

“ Sizler kadir Gecesi’ni, Ramazan’ın son on günündeki tek gecelerde arayınız!.(9)

 

Zır b.Hubaş (r.a.) anlatıyor:

 

Ubeyy ibn ka’b (r.a.)’a sordum. Dedim ki:

 

–         Kardeşin ibn Mes’ud! “ kim bir yıl ibadetle kaim dursa, kadir Gecesi’ne rastlar” diyor.

 

      Ubeyy  (r.a.):

 

–         O, insanların buna güvenmemelerini kastdetmiştir. Yoksa kendisi bu gecenin Ramazan’da olduğuna, Ramazan’ın da son on gecesinde, o gecenin de yirmi yedinci gece olduğu pekâlâ bilir, dedi.

 

Sonra bu gecenin yirmi yedinci gece olduğuna istisnasız yemin etti.

 

Ben:

 

–         Ya Ebu’l- Munzir, bunu neye istinaden söylüyorsun? Dedim.

 

Ubeyy (r.a):

 

–         Alâmetine, yahud Rasulullah (s.a.s)’in bize haber verdiği nişana istinaden söylüyorum. O gecenin sabahında güneş, şuasız olarak doğacaktır, cevabını verdi.(10)

 

         Bin aydan daha hayırlı olan kadir Gecesi, Mübarek Ramazan ayının son on gününün tek gecelerinde aranması gerekir… Ubeyy ibn ka’b (r.a.)’ın beyanı ve ümmetin ulemâsının  genel kabuluyla Ramazan Gecesi’nin doğru ve isabetli tesbiti gerekir…

 

         Ramazan ayının ne zaman başlayıp ne zaman bittiğini bize, yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s) beyan buyurmuştur…Gerek kadir Gecesi’nin gerekse Ramazan ayının vaktini beyan buyuran Rasulullah (s.a.s), asla hevasından bir şey söylemez… Her neki beyan buyurmuştur, mutlaka kendisine Allah tarafından vahyolunmuştur…

 

       Rabbimiz Allah şöyle buyurur:

 

      “ Battığı zaman yıldıza andolsun.

 

      Sahibiniz ( arkadaşınız olan peygamber) sapmadı ve azmadı.

 

      O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz.

 

      O, (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.”(11)

 

      Kendi hevasından asla konuşmayan ve kendisine vahyolunanı  ümmetini beyan buyuran Rasulullah (s.a.s), Ramazan ayının başlangıç ve bitiş ölçüsünü beyan buyurmuştur…

 

   Ebu Hüreyre (r.a.)’ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.s) şöyle beyan buyurur:

 

   “ Hilâli gördünüz mü oruç tutun, onu gördünüz mü bayram yapın. Eğer hava bulutlu olursa, otuz gün oruç tutun!”(12)

 

     Abdullah ibn ömer (r.anhuma)’dan .

 

     Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurur:

 

    “Hilâli görmedikçe oruç tutmayınız. Ve yine hilâli görmedikçe iftar etmeyiniz. Eğer hilâl size karşı bulutla örtülürse, hilâl için takdir yapınız!”(13)

 

     Ebu Hüreyre (r.a.)’dan.

 

     Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurur:

 

     “Ramazan hilâlini gördüğünüz vakit (oruca niyet edip) oruç tutunuz. Ve şevval hilâlini gördükten sonra da, iftar (bayram) yapınız. Eğer üzerinize hilâl gizlenir ise, şaban ayının günlerinin sayısını otuza tamamlayın.”(14)

 

     Abdullah ibn ömer (r.anhuma)’dan

 

     “Biz (Arap kavmi), ümmi bir topluluğuz yazı yazmaz ve (yıldız) hesabı yapmayız. Ay bazen şöyledir, bazen böyledir.”

 

     Ravi dedi ki:

 

–         Rasulullah bununla, bir defa ay yirmi dokuz, bir defa da otuzdur, demek istiyor.(15)

 

 Yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s), bütün çağları kuşatıcı ölçüyü beyan buyurmuştur…

 

İbn Battâl (rh.a) şöyle dewmiş:

 

–         Biz öyle bir milletiz ki, orucumuzun ve sair ibadetlerimizin vakitlerin tarif için bize hesap ve yazı bilmeyi gerektiren şeyle teklif edilmemiştir. Bizim ibadetlerimiz, açık bir takım alâmetlere raptedilmiştir. Onları bilme hususunda hesap âlimleri ile başkaları müsavidir.(16)

 

Bin aydan daha hayırlı olan kadir Gecesi’ne isabet etmek için Ramazan’ın birinci günü, önderimiz Rasulullah (s.a.s)’in verdiği ölçüye göre tesbiti    Şarttır… Eğer İslam Milleti, Rasulullah (s.a.s)’in verdiği ölçüye göre Ramazan’ın ilk gününü tespit edemez ise, Kadir gecesini bulmak ve o geceyi ihya etmek söz konusu olamaz..

 

            “Hilali, bir beldede yaşayan bütün insanların görmesi şart değildir. Ramazan hilalini iki adil, hatta esas kavle göre bir adil kimsenin görmesi, bütün Müslümanlar için kafidir. Bayram hilali için mutlaka iki adil kimsenin şehadeti lazımdır. Bu hususta bütün ulema müttefiktir.” 17

 

            Adil şahit : Muvahhid mümin, muttaki Müslüman bir şahsiyettir. Muttaki olmayan kimsenin şehadetine itibar edilmez. Muttaki olmayan kişi, fasık veya facir bir kişidir. Takvaya riayet etmeyen kişinin şehadeti muteber değildir. Fasık bir kişinin haberi tahkike muhtaçtır. Fasıkın getirdiği haber, etraflıca araştırılıp doğruluğu tespit edilmedikçe itibar olunmaz.

 

            Rabbimiz Allah Teala şöyle buyurur : “ Ey İman edenler, eğer bir fasık size bir haber getirirse, onu etraflıca araştırın. Yoksa cehalet sonucu bir kavme kötülükte bulunursunuz da sonra işlediklerinize pişman olursunuz.” 18

 

            “ Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı” adlı eserde, bu konuda şunlar beyan edilmiştir:

 

            “ Herhangi bir ülkede Ramazan ayı sabit olursa, diğer ülkelerdeki Müslümanların da oruç tutmaları vacip olur. Hilalin sabit olduğu ülke dışındaki diğer ülkeler uzak da olsalar, yakın da olsalar, orucu icab ettiren bir yoldan haber aldıkları, takdirde, oruç tutmak mecburiyeti altına girerler. Hilalin doğuş yerlerinin ( matlalarının) ayrı olması, üç mezheb imamına göre nazar-ı itibara alınmaz.

 

            Müneccimlerin ( hesap uzmanları/astronomi bilginleri/takvim hesabını yapanlar), sözlerine itibar edilmez. Onların hesaplarına göre oruç tutmak vacip olmaz. Bunların sözüne itibar edip güvenenlerin de, onların hesaplarına göre oruç tutmaları vacip olmaz. Zira şeriat sahibi, orucu değişmez, sabit alametlere bağlamıştır ki bunlar, hilalin görülmesi veya şaban ayının gün sayısını otuza tamamlamaktan ibarettir. Dakik esaslara dayalı da olsa, müneccimlerin sözlerini, çoğu kez kendi aralarında anlaşmazlığa düştükleri için sağlam ve güvenilir olarak görmemekteyiz. Üç mezheb imamı bu görüştedir.

 

            Oruç ve bayram durumunun açıklığa kavuşması için Müslümanların Şaban ve Ramazan aylarının yirmidokuzuncu günlerinin gurub vaktinde hilali gözetlemeleri farz-ı kifayedir. Bu hükme, sadece Hanbeliler muhalefet ederek, hilali gözetlemenin mendub olduğunu söylemişlerdir. Açıkça görüldüğü gibi bu görüş makul değildir. Zira dinin rukünlerinden biri olan ramazan orucu hilalin görülmesine bağlanmıştır. Böyle olunca hilali gözetlemek, nasıl olur da sadece mendub olur? Şaban ayının sonunda, gündüzleyin zevalden önce veya sonra hilal görülürse ertesi günü oruç tutmak vacip olur. Aynı şekilde hilal, Ramazan sonunda gündüzleyin görülürse ertesi günü bayram yapmak vacip olur. Hilalin, şabanın sonunda görülmesi anında hemen imsak etmek ( yemekten, içmekten, cimadan geri durmak) Ramazan’ın sonunda görülmesi anında iftar etmek vacip olmaz. Hanifiler, Malikiler bu görüştedir. Şafilerle hanbelilerin buna ilişkin görüşleri ise, gündüz görülen hilale itibar edilmez. Muteber olan, hilalin guruptan sonra görülmesidir.” 19

 

            Ehl-i sünnet müctehid ulemanın görüşlerinden anlaşıldığı gibi, Ramazan ayının hilali, ümmet tarafından gözetlenmeli ve hilali gören muvahhid mümin adil şahitlerin şehadetiyle Ramazan ayının başlangıcı tesbit edilmelidir. Ramazan ayının başlaması, sünnete uygun bir şekilde tesbit edilirse, ayın sonundaki on günün içindeki tek gecelerde, özellikle yirmi yedinci gecede Kadir Gecesi’ne isabet etmek Allah’ın izniyle gerçekleşir.

 

            Hayat düsturumuz Kur’an-ı Kerim’in inmiş olduğu Kadir Gecesi’nde melekler ve ruh, Allah’ın izniyle iner ve fecrin çıkışına kadar muvahhid mümin Müslümanları selamlar. Bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi’nde mümin müslümanların uyanık olup geceyi ibadetle geçirmelidirler.

 

            Ebu Hüreyre(r.a.)’ın rivayetiyle Rasülüllah(s.a.s.) şöyle buyurur:

 

            “ Her kim imanından dolayı ve ecrini yalnız Allah’dan umarak Kadir Gecesi’ni taatle geçirirse, onun lehine, geçmiş günahları mağfiret olunur.” 20

 

İmam Nevevi (r.a.) şöyle diyor :  Kefaret mahiyetinde olan ibadetler, günahlar ile karşılaştığı zaman eğer bu günahlar küçükseler, onları siler götürür ve şayet büyükseler, o zaman onları hafifletir. İzale edeceği veya hafifleteceği bir günah bulunmadığı taktirde, sahibinin derecesini ve cennetteki makamını yükseltir. 21

 

            Bu hadisin şerhinde şöyle denilmiştir: “ Kadir Gecesi hakındaki sevaba nail olmak için ulemadan bazılarına göre bütün geceyi ibadet ve taatle ihya etmek şart değildir.yatsının farzını kılmak bile o geceye va’d buyrulan sevaba nail olmaya kafidir.fakat zahire bakılırsa, o gecenin sevabına nail olabilmek için bütün geceyi ibadetle ihya etmek şarttır. Bir günün yalnız bir kısmında veya o günün ekserisinde oruç tutmakla bir kimse oruç tutmuş sayılamıyacağı gibi, kadir gecesinin bir kısmında ibadet yapmakla dahi o gece ihyâ edilmiş sayılamaz.”(22)

 

           Mü’minlerin annesi Aişe (r’anha) anlatıyor:

 

           Kendisi:

 

–         Ya Rasulullah, kadir gecesi’ rastlarsam ne dua edeceğim bana bildir, diye talebde bulunmuş.

 

           Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:

 

           “Allah’ım, şüphesiz sen affedicisin affetmeyi seversin. Beni affet, dersin.”(23)

 

 

 

1)      Kadir 97/1-5

 

2)      Bakara 2/185

 

3)      Duhan 44/1-4

 

4)      Ebu Cafer Muhammaed b.cerir et Taberî, Taberî Tefsiri, çev.Hasan karakaya –kerim aytekin, ist.1996,C.9 sh.177

 

5)      İmam kurtubi, el- camiu li Ahkami’l kur’an, çev.M.beşir Eryarsoy, ist.2002, C.15 sh.563, 565

 

6)      İmam celaleddin es- suyuti, El- itkan fi ulumil kur’an – kur’an ilimleri Ansiklopedisi, çev Doç.dr.sakıp yıldız – Dr. Hüseyin Avni Çelik, ist. 1987,C.1sh.95 et-Tebari, A.g.e.C.9 sh.169.

 

7)      İmam celaleddin es suyuti ,A.g.e.C.1 sh.95

 

8)      Sahih-i Buhârî Kitabu salati’t Teravih, B.4, Hds.12.

 

      Sahih-i Müslim Kitabu’s Siyam, B.40, Hds.208-211

 

9)      Sahih-i Buhârî Kitabu salati’t Teravih, B.4, Hds.9.

 

      Sahih-i Müslim Kitabu’s Siyam, B.40, Hds.207.

 

10) Sahih-i Müslim Kitabu’s Siyam, B.40, Hds.220.

 

      Sünen-i Tirmizi, Kitabu’s –savm B.71, Hds.790.

 

      Sünen-i Ebu Davud, kitabu şehru Ramazan, B.2, Hbr.1378.

 

11) Necm, 53/1-4

 

12) Sahih-i Müslim Kitabu’s Siyam, B.2, Hds.17.

 

      Sünen-i ibn Mace  Kitabu’s Siyam, B.7, Hds. 1655.

 

13) Sahih-i Buhârî Kitabu’s  savm,  B.11, Hds.16.

 

      Sahih-i Müslim Kitabu’s Siyam, B.2, Hds.3-9

 

14) Sahih-i Buhârî Kitabu’s  savm,  B.11, Hds.19.

 

      Sahih-i Müslim Kitabu’s Siyam, B.2, Hds.18-20.

 

15) Sahih-i Buhârî Kitabu’s  savm,  B.13, Hds.23.

 

      Sahih-i Müslim Kitabu’s Siyam, B.2, Hds.15.

 

16) Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve şerhi, C.6.sh.27.

 

17) Ahmed Davudoğlu, A.g.e.C.6.sh.27.

 

18) Hucurat, 49/6.

 

19) Abdurrahman Ceziri, Dört Mezhebe Göre İslam Fıkhı, çev. Mehmet Keskin, ist.1989, C.2 sh.785 – 786

 

20) Sahih-i Buhârî Kitabul  iman  B.25, Hds.28.

 

      Sahih-i Müslim Kitabu Salati’l Müsafirin B.25, Hds.175.

 

21) Sünen-i Ebu Davud, Terceme ve  şerhi,Hzr.Necati yeniel Hüseyin kayapınar  ist.1998,C.5.sh.231.

 

22) Ahmed Davudoğlu, A.g.e.C.4, sh.275.

 

23) Sünen-i ibn Mace  Kitabu’d  Dua   B.5, Hds. 3850.

 

      Sünen-i Tirmizi, Kitabu’d  Daavat, B.88  Hds.3742.