Bire yediyüz kazanç: İnfak

Abdullah DÂİ

En hayırlı nesil olan Ashabı Kiram’dan Enes b. Malik (r.a.) yegane önderimiz Rasulullah (s.a.v.)’i anlatırken şunları beyan ediyor: “Rasulullah (s.a.v.) insanların (yaratılış ve ahlakça) en güzeli, insanların en cömerdi ve insanların en cesuru idi” (1).

Abdullah İbn Abbas (r.a.) ise hayat örneğimiz Rasulullah (s.a.v.)’i şöyle anlatıyor: Rasulullah (s.a.v.), hayırda insanların en cömerdi idi. En cömerd olduğu zaman da Ramazan’da Cibril’in kendisine çokça kavuştuğu zamandır. Cibril (a.s.) Ramazan’ın her gecesinde O’nunla buluşur; gündüz, geceden sıyrılıp çıkıncaya kadar veya Ramazan ayı çıkıncaya kadar Rasulullah, Kur’an’ı O’na arzederdi. Cibril, Rasulullah’a kavuştuğu zaman da Rasulullah (s.a.v.) hayırda, eserken hiçbir engelle karşılaşmayan rüzgardan daha cömerd olurdu (2). Alemlerin Rabbi Allah’ın emri ile yalnızca Rasulullah (s.a.v.)’i kendilerine örnek edinip O’na itaat eden muttaki mü’minler (3) Rabbimiz Allah tarafından şu şekilde beyan olunmuşlardır: “Elif, Lam, Mim. Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici bir kitabtır. Onlar gayba inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.” (4) Rasulullah (s.a.v.)’in varisi ve ümmeti olan mü’min müslümanlar, O’na tabi olmuş ve O’nun sünneti ile amel eden muvahhid şahsiyetlerdir… O’nun ahlakıyla ahlaklanan, insanların en cesuru ve en cömerdi olmaları gerekir… Rabbimiz Allah’ın emirlerini Rasulullah (s.a.v.)’i örnek edinerek yaşamalı ve her biri İslamın birer temsilcisi olmalıdırlar… Her zaman cesur, mü’minlere karşı merhametli, müşriklere karşı şiddetli (5) ve cömert olmak, onların değişmez vasfıdır… Özellikle mübarek Ramazan ayında, önderleri Rasulullah (s.a.v.) cömerdlikleri daha da ziyadeleşir, engel tanımayan rüzgar gibi sadaka konusunda coşup dururlar… Allah yolunda ve Allah’ın rızasını kazanmak için harcayacakları malları helal yoldan kazanırlar… Allah’ın ve Rasulü(s.a.v.)’in emrettiği gibi çalışır; haram sınırına yaklaşmadan, alınların terlerini dökerek emek sarfeder ve helal olarak servet edinirler… Yegane hayat nizamı İslamın iş, işçi ve işveren hakkında beyan ettiği hükümlere tabi olur, çalışmalarını bu çerçevede sürdürürler… İslamın ticaret için beyan eylediği hükümlere uyar, iktisad ilkeleri doğrultusunda alış-veriş olayını gerçekleştirirler… İşte böyle bir çalışma sonucu elde edilen helal kazançtan, gerek zekat, gerekse sadaka verir, muhtaçlara infakta bulunurlar… Ebu Hureyre (r.a.)’ın rivayetiyle şöyle buyuruyor Rasulullah (s.a.v.): “Kim helal kazancından bir hurma değerinde bir sadaka verirse ki Allah, helal maldan verilen sadakadan başka hiçbir sadakayı kabul etmez işte Allah, bu helal sadakayı sağ eli ile kabul eder. Sonra o tek hurma değerindeki sadakayı, dağ gibi oluncaya kadar sizin birinizin sütten ayrılmış tayını büyütüşü gibi sadaka sahibi için dikkatle büyütür.” (6) Ebu Hüreyre (r.a.)’den, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur: “Her kim haram maldan toplar da sadaka ederse, bunun sevabı olmayacağı gibi, vebali (günahı) de boynuna olur” (7). Rasulullah (s.a.v.)’in bu beyanlarından anlaşılıyor ki, Allah yolunda farz zekatı veya nafile sadakayı verecek kişiler, önce ticaret ve ekonomi ortamını Allah’ın emrine ve rızasına uygun bir hale getirmeli, kazançlarını helal olan yollardan elde etmelidirler. Daha sonra helal mallarından ve servetlerinden Allah rızasını kazanmak için ihtiyaç sahiplerine vermelidirler… Muvahhid mü’min insanı cehennem ateşinden koruyacak olan şey, katıksız imanı, tavası ve sadakasıdır. Adiyy b. Hatim (r.a.)’dan: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur: “Sizden hiçbir kimse müstesna olmamak üzere muhakkak Rabbi, kendisiyle arasında bir tercüman olmaksızın kelam edecektir. O kimse, sağına bakar, önden gönderdiği amelinden başka bir şey göremez. Soluna bakar, önden gönderdiğinden başka bir şey göremez. Önüne bakar, yüzünün karşısında ateşten başka bir şey göremez. Onun için sizler, şimdiden bir tek hurmanın yarısı ile olsun ateşten korunun!” (8). Rabbimiz Allah şöyle buyurur: “Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin. Önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz onu, Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.” (9) Abdullah İbn Mes’ud (r.a.)’ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur: “Mallarınızı zekatla emniyet altına alınız. Sadaka vermekle hastalarınızı tedavi ediniz. Belanın gelmemesi için dua ediniz.” (10) Enes b. Malik (r.a.)’dan: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur: “Zekatta haksız davranan, onu vermeyen gibidir.” (11) Ebu Hüreyre (r.a.)’dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur: “Her kim ki Allah, kendisine mal verir de o malın zekatını ödemezse, kıyamet gününde o zekatı verilmeyen mal, sahibi için çok zehirli erkek bir yılan suretine konulur. Bunun iki gözü üstünde iki nokta vardır. Bu azgın yılan kıyamet gününde mal sahibinin boynuna gerdanlık yapılır. Sonra yılan (ağzı ile) sahibinin çenesini iki tarafından yakalar da: ‘Ben, senin (dünyada çok sevdiğin) malınım! Ben, senin hazinenim!’ der.” Sonra Rasulullah (s.a.v.), şu ayeti okudu: “Allah’ın bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır, bu, onlar için şerdir. Kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası, Allah’ındır. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.” (Ali İmran, 3/180) (12). Farz olan zekatın zamanında ve gereği üzere ehli olan ihtiyaç sahiplerine verilmesi, mü’min müslümanların ertelenmez görevlerindendir… Bununla beraber nafile sadakanın da ihmal edilmemesi gerekir… Ebu Musa elEş’ari (r.a.)’dan: Rasulullah (s.a.v.): “Her müslümanın üzerine sadaka vermek vacibdir” buyurdu. Sahabiler: Sadaka verecek bir şey bulamazsa (ne yapar)? dediler. Rasulullah (s.a.v.): “Elleriyle çalışır, elinin emeğiyle kazandığı hem kendisine harcar, hem de sadaka verir” buyurdu. Sahabiler: “Çalışmaya gücü yetmez veya yapmazsa?” dediler. “İhtiyaç sahibi olan bunalmışa (mazluma) yardım ve himaye eder” buyurdu. Böyle bir yardım da yapamazsa? dediler. Rasulullah (s.a.v.): “Hayır ile yahud ma’uf ile emreder” buyurdu. Bunu da yapamazsa? deyince: Kendini şerrden tutar. Çünkü bu da, onun için bir sadakadır, buyurdu (13). Katıksız imanının gereği olan salih amel işlemeye devam eden muvahhid mü’minler, Allah yolunda ve Allah için olmaya gayret ederken, Allah’ın kendilerine verdiklerinden infak etmekten geri durmazlar… Ebu Hureyre (r.a.)’dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur: “Allah: Ya Ademoğlu, sen infak et, Ben de sana infak edeyim, buyurur.” (14) Muttaki mü’minlerden kadın olsun, erkek olsun mallarını ve imkanlarını Allah yolunda emrolundukları şekilde sarf ederler… Bilip inanırlar ki, Rabbimiz Allah, onların infak etmiş olduğuna karşılığını kat kat verir… Sadaka vermekle malın eksilmeyeceğine, aksine daha da çoğalıp bereketlendiğine hiç şüphe duymadan iman ederler… Servetlerinden sadaka verirken, aynı zamanda tevhid toplumunun veya cemaatının da huzurunu, barışını ve mutluluğunun oluşmasına katkıda bulunurlar… Sosyal hayatta iktisadi dengeyi sağlamaya çalışırlar… Rabbimiz Allah şöyle buyurur: “Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği, yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir.” (15) Ebu Mes’ud elEnsari (r.a.) anlatıyor: Bir adam, yularlı bir dişi deve ile gelerek: Bu deve, Allah yolunda (sadaka)dır, dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.): “Onun sebebi ile kıyamet gününde, hepsi yularlı yediyüz deve verilecek” buyurdu (16). Hureym b. Fatik (r.a.)dan: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Allah yolunda bir şey infak ederse ona, infak ettiğinin yediyüz katı ecir yazılır” (17). Yalnız Allah rızasını kazanmak için verilen sadakanın ahiretteki karşılığı böyle bir ilahi bolluk olduğu gibi, dünya hayatında da kazançtır; malda ve servette bereketlenir ki, sahibini şaşırtacak derecede çoğalır… Ne mutlu, infakta bulunup sadaka verene! s DİPNOTLAR 1) Süneni Tirmizi, Kitabu’lCihad, B. 15, Hds. 1740. * Süneni İbn Mace, Kitabu’lCihad, B. 9, Hds. 2772. * 2) Sahihi Buhari, Kitabu’sSavm, B. 7, Hbr. 12. Kitabu Fedaili’sKur’an, B. 7, Hbr. 18. Bedi’lVahy, B. 1, Hbr. 5. Sahihi Müslim, Kitabu’lFedail, B. 12, Hbr. 50. Süneni Nesei, Kitabu’sSıyam, B. 2, Hds. 20972098. * 3) Bkz. Ahzab, 33/21, Ali İmran, 3/31. * 4) Bakara, 2/13. 5) Bkz. Fetih, 48/29. * 6) Sahihi Buhari, Kitabu’zZekat, B. 8, Hds. 14. Sahihi Müslim, Kitabu’zZekat, B. 19, Hds. 63. * 7 ) İbnü Hacer elAskalani, Terğib ve Terhib, Çev. Abdulvehhab Öztürk, İst. 1982, sh. 391, Hds. 594. İbn Huzeyme, İbn Hıbban ve Hakim’den. * İmam Hafız el;Munziri, Hadislerle İslamTerğib ve Terhib, Çev. A.Muhtar Büyükçınar, vdğ. İst. 1985, c. 4, sh. 30, Hds. 13. * 8) Sahihi Buhari, Kitabu’tTevhid, B. 36, Hds. 138. * Sahihi Müslim, Kitabu’zZekat, B. 20, Hds. 67. * 9) Bakara, 2/110. * 10) İmam Suyuti, Camiü’sSağir Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Çev. İsmail Mutlu, vdğ. İst. 1996, c. 2, sh. 308, Hds. 1971. (3728). Taberani’nin Kebir’i, Ebu Nuaym’ın Hilyesi ve hatib’in Tarih’inden. * ElMunziri, a.g.e., c. 2, sh. 186, Hds. 11. * ElAskalani, a.g.e., sh. 149, Hds. 212. * 11) Süneni Ebu Davud, Kitabu’zZekat, B. 5, Hds. 1585. * Süneni Tirmizi, Kitabu’zZekat, B. 19, Hds. 641. * Süneni ibn Mace, Kitabu’zZekat, B. 14, Hds. 1808. * 12) Sahihi Buhari, Kitabu’tTefsir, B. 66, Hds. 86. * Süneni Nesei, Kitabu’zZekat, B. 2, Hds. 9. * 13) Sahihi Buhari, Kitabu’lEdeb, B. 33, hds. 52. * Sahihi Müslim, Kitabu’zZekat, B. 16, Hds. 55. * 14) Sahihi Buhari, Kitabu’nNafakat, B. 1, Hds. 2. * Sahihi Müslim, Kitabu’zZekat, B. 11, Hds. 37. * 15) Bakara, 2/261. * 16) Sahihi Müslim, Kitabu’lİmare, B. 37, Hds. 132. * Süneni Nesei, Kitabu’lCihad, B. 46, Hds. 3173. * 17) Süneni Nesei, Kitabu’lCihad, B. 45, Hds. 3172.
VUSLAT DERGİSİ
(ARŞİV) SAYI: 6 DÖNEM: ARALIK 2001