Muvahhidlerin ahlâkı

Yalnız Allah’ı Rab, İslâm’ı din ve Rasulullah Muhammed (s.a.s.)’i önder edinen muvahhit mü’minler, Allah ve Resulü (s.a.s.)’in hükümlerine tam teslim olmuş, hiçbir itiraz gündeme getirmeden “İşittik ve itaat ettik” diye emre âmâde olduklarını beyan eylemişlerdir. Onların bu teslimiyeti, katıksız imanlarından ve emrolundukları gibi Salih amel işlemelerinden kaynaklanmaktadır… İmanlarında şüpheye düşmeyen ve emrolundukları gibi amel edip amellerinde taviz vermeyen muvahhit mü’minler, izzet ve şeref üzere bir hayat yaşar, kemâle ulaşmış bir şahsiyet ile insanlık âlemine örnek olurlar… Onlar, yegâne Rableri Allah’ın ve yegâne önderleri Rasulullah (s.a.s.)’in, kendilerine izzet ve şeref bahşeden çağrısına icabet eden, bu çağrının gereğini yerine getirip şerefli bir hayata kavuşan izzetli şahsiyetlerdir…
“Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resulüne icabet edin…” (1) Emrini duyar duymaz hemen tabi olan muvahhit mü’minler, bilir ve katıksız iman ederler ki: “Allah ve Resulü, bir işe hükmettiği zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur…” (2) Çünkü: “Aralarında hükmetmesi için, Allah’a ve Resulüne çağırdıkları zaman mü’min olanların sözü: ‘işittik ve itaat ettik’ demeleridir. İşte kurtuluşa erenler bunlardır.” (3) Hakikatine tam iman edip teslim olmuşlardır…
Muvahhit mü’minler, yegâne Rableri Allah’ın kendilerine hayat örneği ve önderi kıldığı Rasulullah (s.a.s.)’in, izini takip eden, O’nun sünneti’ne uyma konusunda hassas davranan şahsiyetlerdir… Muvahhitlerin ahlâkının biricik örneği Rasulullah (s.a.s.)’in ahlâkıdır… Rabbimiz Allah, Allah ve ahiret gününe iman edenler için hayat örneği kıldığı (4) Resulü Muhammed (s.a.s.)’e itaat olunup uymayı emretmiş, Allah ve Resulüne itaat etmekten yüz çevirirlerse, Allah’ın kâfirleri sevmediğini beyan buyurmuştur…
“De ki: ‘eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun. Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
De ki: ‘Allah’a ve Resulüne itaat edin.’ Eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz Allah, kâfirleri sevmez.”
(5)
Rasulullah (s.a.s.)’e uymak, Allah’a ve Resulüne itaat edip yüz çevirmemek, Âlemlerin Rabbi Allah’ın Muvahhit kullarına emridir… Yegâne Rab ve kendisinden başka hüküm koyucu ilâh olmayan Allah’ın emrini işiten muvahhit mü’minler: İşittik ve itaat ettik! Deyip imanlarının ve itaatlerinin gereği önderleri Rasulullah (s.a.s.)’e uyarlar… Rasulullah (s.a.s.)’e itaat, gerçekte Allah’a itaattir… Çünkü Resul’e  itaat etmeyi, Allah emretmiştir… Allah’ın emrine itaat edenler, Resulullah’a itaat ederler…
 “Kim Resul’e itaat ederse gerçekte Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik” (6)
Hayat örneği ve önderi Resullah (s.a.s.)’e itaat, O’nun, Kur’an-ı Kerim’in uygulanışı olan sünnetine uymakla gerçekleşir… O’nun ahlâkıyla ahlâklanmak, sünnetini yaşamaktır!..
Mü’minlerin annesi Aişe (r. Anha)’ın beyanıyla: “Nebiyyallah (s.a.s.)’nin ahlâkı, Kur’an idi!” (7)
Rasulullah (s.a.s.)’in ahlâkıyla ahlâklanmak, Kur’an ahlâkıyla ahlâklanmaktır!.. Rasulullah (s.a.s.), Allah tarafından güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilmiştir…
Ebu Hüreyre (r.a)’ın rivayetiyle şöyle buyur Rasulullah (s.a.s.): “Ben, ancak ahlâkın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim.” (8)
Rasulullah (s.a.s.)’in Kur’an olan ahlâkıyla ahlâklanmak, hayatın her hâlinde ona uymakla gerçekleşir… Bir kısımda uyup, bir kısmında uymamak ve uymadığı kısmında tağutların hükmüne, adetlerine, geleneklerine uymak, Kur’an’a ve Sünnet’e yapılan korkunç bir ihanettir… Muvahhit mü’minler, böyle bir ihanetten berî olup Allah’a sığınırlar… Onlar, kitap ve sünnete uymak konusunda çok hassas olup itaati tam gerçekleştirmeye bütün gayretleri ile çalışırlar… Dinin parçalanması anlamına gelen Kur’an ve sünnetin bir kısmına uyup, bir kısmına uymamak muvahhit mü’minlerin reddettiği, asla kabul etmediği bir olaydır…
Şöyle buyurur Rabbimiz Allah: “Yoksa siz, kitabın bir bölümüne inanıp da, bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz. Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası, aşağılık olmaktan başka değildir. Kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.” (9)
Muvahhid mü’minler, asla böyle bir duruma düşmez ve böyle bir durumu kabul etmezler… Onlar, yegâne hayat nizamı olan İslâm’ı ve onun temel düsturu olan Kur’an’ı bir bütün olarak kabul edip iman ederek, Rasulullah (s.a.s.)’in sünnetinde olduğu gibi hayatta uygulamaya gayret ederler… Böylece Rasulullah (s.a.s.)’in ahlâkı olan Kur’an ahlâkıyla ahlâklanırlar… bu hâl, en hayırlı olmanın gereğidir…
Mesruk (rh.a.) anlatıyor: Bizler, Abdullah ibn Amr (r.a)’ın beraberinde oturuyor, O da bize hadis tahdis ediyordu. Bu sırada: Rasulullah (s.a.s.), aşırılık yapıcı seciyede değildi, aşırılık yapıcı da olmamıştır. Muhakkak olan şu ki: “Sizin en hayırlı olanınız, ahlâkı en güzel olanınızdır.” Buyurur dururdu.(10)
Usame b.Şerik (r.a.)’dan. Bedevîler, Rasulullah (s.a.s.)’e: Ya Rasulullah, kula verilen (hasletler)’in en hayırlısı nedir? Diye sordular. Rasulullah (s.a.s.): “güzel ahlâktır” buyurdu.(11)
Ebu Hüreyre (r.a)’dan. Ebu’l-Kasım (Rasulullah s.a.s.) şöyle buyurdu: “İslâm bakımından sizin en hayırlınız bilgili oldukları taktirde, ahlâk yönünden en güzel olanlarınızdır!” (12)
Ebu Hüreyre (r.a)’dan Rasulullah (s.a.s.)’e: (mü’mini) cennete dahil eden amellerin en çoğu hangisidir? Diye sordular. O: “Takva ve ahlâk güzelliğidir!” buyurdu. (13)
Rasulullah(s.a.s.)’in, Kur’an ahlâkı olan ahlâkıyla ahlâklanan muvahhit mü’minlerin ahlâkî özellikleri, Rabbimiz Allah tarafından şöyle beyan buyrulur:
 “O Rahman (olan Allah)’ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendilerine muhatap oldukları zaman ‘selam’ derler.
Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyama durarak gecelerler.
Onlar, ‘Rabbimiz’ cehennem azabını bizden geri çevir. Gerçekten, onun azabı ödenmesi kaçınılmaz bir borç (veya sürekli bir acıdır)’ derler.
“Şüphesiz O, ne kötü bir karargâh ve ne kötü bir konaklama yeridir.”
Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler ne kısarlar. (Harcamaları) ikisi arası orta bir yoldur.
Ve onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha tapmazlar. Allah’ın haram kıldığı canı, haksız yere öldürmezler ve zinâ etmezler. Kim bunları yaparsa ağır bir ceza ile karşılaşır.
Kıyamet günü, azab ona kat kat arttırılır ve içinde aşağılanmış olarak temelli kalır.
Ancak tevbe eden, iman eden ve Salih amellerde bulunup davranan başka. İşte onların günahlarını Allah, iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
Kim tevbe eder Salih amellerde bulunursa, gerçekten o, tevbesi (ve kendisi) kabul edilmiş olarak Allah’a döner.
Ki onlar, yalan şahitlikte bulunmayanlar, boş ve yersiz sözlerle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir.
Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.
Ve onlar: “Rabbimiz” bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi, takva sahiplerine önder kıl” diyenlerdir.
İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarda ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği selamla karşılanırlar.
Orda ebedî olarak kalıcıdırlar. O ne güzel bir karargâh ve ne güzel bir konaklama yeridir.” (14)
 Yegâne Rabbimiz Allah tealanın bu ayeti kerimelerindeki muvahhit mü’minlerin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
1– Muvahhit mü’minler, kibirden ve gururdan arınmış, her hallerinde mütevazidirler. Bu mütevazi kullar, kendilerine sataşmak isteyen cahiliye düzeninin cahil muhataplarının seviyesizliğine inmeyen ve onlarla tartışmayanlardır…
2– Onlar, gece abid, gündüz mücahittirler… Gündüz kulluk vazifelerini çeşitli yönleriyle ve emrolundukları gibi yerine getirmeye gayret ederken, geceleyin “kıyamu’l-leyl” ‘e dikkat ederek gecelerini, gündüzlerini ibadet halinde ihyâ ettikleri gibi gereği gibi ihyâ ederler…
3– Gecegündüz ibadet hâlinde olan bu şeref sahibi şahsiyetler, her zaman duâ ederek Allah ile olan rabıtalarını kuvvetlendirirler…
4– Onlar, imanları katıksız ve tevhid akîdeleri sapasağlam olduğu için, Allah’a asla şirk koşmaz ve O’nunla beraber başka bir kanun koyucu, hüküm sahibi olduğu zannedilen bir ilâha tapmazlar… Allah’a karşı tuğyan etmiş olan bütün tağutları inkâr ve reddedeler…
5– Allah’ın haram kıldığı herhangi bir canı haksız yere öldürmezler…
6– Zinâya götürücü bütün yollardan uzaklaşır ve zinâya yaklaşmaz, zinâ etmezler…
7– Tevbe ve istiğfarı çokça yapar ve yaptığı tevbelerinde sabır edip geri dönmezler…
 8– Yalan yere şahitlik etmezler…
9– Boş ve faydasız sözlere ve işlere bulaşmaz onlarla karşılaştıkları zaman kendilerine zarar dokundurmamaya gayret eder, izzet ve şerefleriyle onlardan uzaklaşırlar…
10– Onlara Allah’ın ayetleri hatırlatıldıkları zaman, kulak kesilir, dinler ve itaat ederler!…
Muvahhid mü’minlerin diğer özellikleri ve ahlâkî yapıları şu ayetlerde beyan buyrulmuştur:
“Mü’minler, gerçekten felâh bulmuştur.
Onlar, namazlarında huşuu içinde olanlardır.onlar, tümüyle boş şeylerden yüz çevirenlerdir.
Onlar, zekâta ilişkin (söz ve görevlerini mutlaka) yerine getirenlerdir.
Ve onlar, ırzlarını koruyanlardır. Ancak eşleri yada sağ ellerinin sahip olduklarına karşı (tutumları) hariç, bu konuda kınanmış değillerdir.
Fakat kim bundan ötesini ararsa, artık onlar, sınırı çiğneyenlerdir.
(Yine) Onlar, emanetlerine ve ahitlerine riayet edenlerdir. Onlar, namazlarını da (titizlikle) koruyanlardır.
İşte( yeryüzünün hakimiyeti ve ahiretin nimetlerine ) varis olacak onlardır.
Ki onlar, Firdevs (cennetleri)e de varis olacaklardır. İçinde de ebedî olarak kalacaklardır.”
 (15)
Emirü’l mü’minin imam Ömer İbnü’l-Hattab (r.a.) anlatıyor: Rasulullah (s.a.s.)’e vahiy indiği zaman başının ucunda arı uğuldamasına benzeyen bir ses işitilirdi. Bir gün kendisine vahiy indirildi. Bir müddet bekledik. Ve sonra vahiy (durumu) O’ndan kaldırıldı. Resulullah (s.a.s.), kıble’ye karşı durdu, ellerini kaldırdı ve: “Allahım, arttır bizi, eksiltme bizi, şerefli kıl bizi alçaltma bizi, gözet bizi, başkalarını tercih etme bize, memnun et bizi, bizden de razı ol!” diye duâ etti. Sonra: “Bana on ayet indirildi ki, her kim onların gereğini yaparsa, muhakkak cennete girecektir.” Buyurdu. Ve peşinden: “mü’ minler, gerçekten felâh bulmuştur.” (Mü’minun, 23/1) diye oku(maya başla)yarak on ayet bitirdi. (16)
Gereğini yaptıkları taktirde muhakkak cennete girecek olan katıksız iman sahibi muvahhit mü’minler şu vazifelerini asla ihmal etmemeli ve emrolundukları gibi amel etmelidirler:
1– Namazlarını titizlikle kılmalı ve namazlarında huşûlu olmalıdırlar.
2– Boş ve batıl olan şeylerin tümünden yüz çevirip uzaklaşmalıdırlar.
 3– Zekât ve sadakalarında hassas olup helâl yollardan kazanıp helâl kılınmış yollara sarf etmeli ve zekât ile sadakanın şartlarını yerine getirerek edâ etmelidirler…
4- Irzlarını korumalı, kadın olsun, erkek olsun iffetlerine zerre kadar bir toz kondurmamalıdırlar.
 5– Emanetlerine ve ahitlerine riâyet etmeli, borçlarını ödemek konusunda çok titiz davranmalı, ahitleştikleri mercilerle Allah’a ve Resulü (s.a.s.)’e itaat ettikleri müddetçe itaat etmeli itaatte herhangi bir kusur işlememelidirler!..
İşte felâh bulan muvahhit mü’ minlerin özellikleri… bu özelliklere sahip olan izzet ve şeref sahibi mü’minler, “yer yüzünün varisleri” olmaya hak kazandıkları gibi, Firdevs cennetlerinin de varisleri olup içinde ebedî kalacaklardır… Her muvahhit mü’min ahlâkî yapısını bu ayetlerdeki ölçüye arz etmeli ve ona göre davranmalıdır!,,
Dipnotlar: 1-Enfal, 8/24. 2-Ahzab,33/36. 3-Nur, 24/51. 4-Bkz. Ahzab, 33/21. 5-Âli İmrân, 3/31-32. 6-Nisa, 4/8. 7- Sahihi Müslim, Kitabu salati’lmüsafirin, b. 18, Hds. 139. Süneni Neseî, kitabu kıyamu’l-leyl, b.2, Hds. 1601. Süneni Ebu Davud, Kitabu salati’t-tatavvu, b.26, Hds.1342. 8  İmam Buhâri, Edebü’l müfred, b.135 Hds. 273. imam Malik, Muvattâ, Kitabu hüsnü’l-hulk, Hds. 8. 9-Bakara, 2/85. 10-Sahihi Buhâri, kitabu’l-edep b.39 Hds.64 Sahihi Müslim, Kitabu’l-fedaîl, b. 16, Hds. 68. 11-Süneni İbn Mace kitabu’t-tıb, b.1, Hds.3436 İmam Buhâri, Edebü’l-müfred, b.138 Hds. 291. 12- İmam Buhâri, Edebü’l müfred, b.138 Hds. 285. 13- Süneni İbn Mace kitabu’z-zühd, b.29 Hds. 4246. Süneni Tirmizî, Kitabülbirri ve’ssılâ, b. 61, Hds.2072. 14-Furkan, 25/63-76. 15- Mü’minun, 23/111. 16- Süneni Tirmizî kitabu tefsiru’l-Kur’an, b. 24, Hds. 33843385.