ŞEHİD GİBİ YAŞAMAK

İnsanların yeğane Rabbi,Meliki ve İlâhı Allah Teâlâ (Azze ve Celle),(1)Kendisine Katıksız iman eden Muvahhid Müslüman Kullarına şöyle emrediyor:’’Ey iman edenler,rükü edin,secdeye varın,Rabbinize ibadet edin ve hayır işleyin.Umulur ki,kurtuluş bulursunuz.
Allah adına gereği gibi Cihad edin.O,sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir,atanız İbrahimin dini(nde olduğu gibi).O (Allah),bundan daha önce de,bunda (kur’ân’da )da sizi,Müslüman olsun,siz de insanlar üzerine şehidler olasınız diye.artık dosdoğru namazı kılın,Zekatı verin ve Allah’a sarılın,Sizin Mevlânız O’dur.İşte ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcı…(2)
Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’nın emrini,ancak katıksız iman edip,O’na tam teslim olmuş olan Muvahhid Mü2min ve müttaki Müslüman şahsiyetler dinler ve itaat eder…bunun için Rabbimiz Allah,’’Ey iman edenler ‘’diye iman etmiş ve imanlarını en büyük zulüm olan şirke karıştırmamış(3)Muvahhid Mü’minler,katıksız iman sahibi olan şahsiyetlerdir…katıksız iman,’’Lâ İlâhe’’yani,hayatımın üstünde eğemen olan hiçbir güç tanımamak konusunda samimi ve ciddi olmak,’’illallah’’yani hayatının üstünde Allah’tan başka hiçbir hakim güç kabul etmeme konusunda sıdk-u sadakat içinde bulmak demektir..Âlemlerin Rabbi Allah’tan başka hiçbir rab,melik ve ilâh tanımamak katıksız imanın gereğidir…Varlığı ve hayatı,yalnızca Allah için olmalı ve Allah’a adanmalıdır…Allah’a katıksız iman eden Muvahhid mü’min yalnızca Allah’a itaat etmelidir…Allah’a,şirksiz iman edip,şirksiz itaat eden Muvahhid mü’min,Allah’ın iman etmesini ve iteat eylemesini emrettiklere, Allah buyurdu diye iman ve itaat eder…Allah’ın,’’kendilerine itaat etmemek,Muvahhid mü’minin görevidir…
Şöyle buyurur Rabbimiz Allah:’’De ki:’’Allah’a ve Rasulüne itaat edin.’’Eğer yüz çevirirlerse,şübhesiz Allah,Kâfirleri sevmez.’’(4)
‘’Ey iman edenler, Alah’a itaat edin,Rasul’e itaat edin ve Sizden olan emir Sahiplerine de!…’’(5)
‘’Ey iman edenler, Alah’a itaat edin,Rasul’e itaat edin ve Kendi amellerinizi geçersiz kılmayın.’’(6)
Rabbimiz Allah,Kendisine,en son Nebisi ve en son Rasulü Muhammed (s.a.s),bir de Kendisine ve Rasulüne katıksız iman edip itaat ederek,Allah ve Rasulünün emirlerine göre Allah’ın kullarına muamele eden emir sahiplerine de itaat etmeyi emrediyor…Emir sahipleri,Allah ve Rasulü(s.a.s)’in hükümlerine göre emrettikleri müddetçe kendilerine itaat edilir…Eğer onlar,Allah ve Rasulünün hükümlerinin dışına çıkar,Kur’ân ve sünnet’ten saparlarsa,onlara itaat edilmez!…
İbn Ömer (r.anhuma)’dan
Rasulullah(s.a.s)Şöyle buyurur:’’Mâsiyetle(Allah’a isyan etmekle)emre olunmadıkça(âmirin emrini)dinlemek ve itaat etmek haktır(vacibdir).Mâsiyetle(Allah’a isyan etmekle)emrolunduğu zamanda (onları)dinlemek ve itaat etmek yoktur.’’(7)
Emir’ül-Mü’minin İmam Ali b.Ebu Talib(r.a)’dan. Rasulullah(s.a.s)Şöyle buyurdu:’’Mâsiyet(Allah’a isyan emretme)hakkında kula itaat yoktur.İtaat,ancak Ma’ruftadır(İslama uygun olan emirlerdedir)!’’(8)
Rabbimiz Allah,Kendisine isyan etmiş ve isyan edilmesini isteyip,İsyanı emredenlere itaat etmemeyi kesinlikle emretmektedir…Yalnız Allah’a iman edip itaat eden Muvahhid mü’minler,Rableri Allah’dan gelen bu kesim emre hiç itiraz etmeden tam teslimiyetle uyarlar!…
Şöyle buyuruyor rabbimiz Allah:
Kâfirlere ve münafıklara itaat etme,eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et.Vekil olarak Allah yeter.’’(9)
‘’Kalbini,Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz,Kendi istek ve tutkularına (hevasına)uyan ve işinde aşırılığına gidene itaat etme.’’(10)
‘’Elbette senin Rabbin,kimin kendi yolundan şaşırıp-saptığını daha iyi bilendir ve kimin hidayate erdiğini de daha iyi bilendir.şu halde yalanlayanlara itaat etme.Onlar,senin Kendilerine yaranmanı(uzlaşmanı)arzu ettiler.o zaman onlar da sana yaranıp uzlaşacaklardır.’’(11)
İslâm Milleti’nin bir ferdi olan Muvahhid mü’min şahsiyet,dünyanın neresinde olursa olsun katıksız iman ile tam teslimiyetle gerçekleşen itaatı,hayatı boyunca aynı ihlâs ile devam ettirir…İtaat edeceği Mercie karşı,bütün samimiyetiyle bağlanırken,itaat edilmeyeceklere karşı da var gücü ile mücadele eder…Allah’a isyan edenler,yeryüzünde fıskı,fücuru ve zulmü hakim kılanlardır…onlar,ekini ve nesli yok eder insanlık barışını ve huzurunu bozanlardır…(12)Bu bozgunculara,bu sömürücülere ve bu zalimlere asla itaat etmeyenMuvahhid Mü’minler,onların kötülüklere karşı eliyle,diliyle ve kalbiyle mücadelesini sürdürmekle mükelleftir…
Rabbimiz Allah, Katıksız iman eden kullarının kurtuluş çaresini beyan buyurmuştur:Rükü edecek,secdeye varacak,Rabbine İbadet ve hayır işleyecektir!..
Allah adına,Allah’ın razı olduğu şekilde ve şartlarına uygun cihad edecek !..Yani,Allah yolunda her türlü iyilik ve hayırda bulunacak… imanın gereği olan ibadeti yaparken,her türlü engeli aşmak için gayret sarf edecek…Zorluklara katlanacak,Musibetlere sabredecek,çalışıp-çırpınmaktan asla yılmayacaktır… Yegâne Rabbi Allah’ın emrettiği ve önder:Rasulullah(s.a.s)’in gösterdiği şekilde ibadet ederken,önüne çıkan bütün engelleyicilere karşı sabırla mücadele etmek cihaddır!.. Bazen nefsi,heva ve hevesi engel teşkil eder,bazen de şeytanın vesvesesi ve eğemen tağutların baskısı,o’nun Rabbi Allah’a ibadet ederken önüne set çeker,ya da tuzaklar kurar !.. Çeşitli yasaklarla  ve güç kullanarak,Muvahhid mü’mini Rabbi Allah’a ibadet etmekten alıkor…Bu alıkonulma engelini sabırla aşabilme gayreti cihaddır!..
Rabbimiz Allah,Muvahhid Mü’minleri seçmiş,din konusunda onlara güçlük yüklememiş,onları İbrahim(a.s.a)’ın dinide olduğu gibi onlara kolaylığı emretmiş,İbrahim(a.s.) gibi Muvahhid olmalarını ve şirkin her türlüsünü reddetmeyi emretmiş ve onlara ‘’Müslümanlar’’İsmini vererek,insanların üzerlerine şahidler yapmıştır…
Tek başına bir ümmet olan İbrahim(a.s),(13)Muvahhid mü’minler için örnek kılınmıştır:
‘’İbrahim ve O’nunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır.’’(14)Muvahhid mü’minler için hayat örneği kılınan İbrahim (a.s)’in her hâlinin Rabbi Allah’a karşı iman ve itaat olduğunu,Rabbimiz Allah bize beyan buyuruyor:
’’(İbrahim)kavmine demişti ki:’’Ey kavmim,doğrusu ben,sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım.’’(15)
‘’İbrahim,ne Yahudi,ne de hristiyandı.Ancak o,hanif (Muvahhid)bir müslümandı,müşriklerden de değildi.’’(16)    ‘’Rabbi,o’na:’’Teslim ol’’dediğinde(O:)’Âlemlerin Rabbine teslim oldum’’demişti.’’(17)İbrahim(a.s),bu samimi teslimiyetiyle Rabbi Allah’a teslim olmuş ve soyuna da bu teslimiyeti vasiyet etmişti:’’Bunu İbrahim,oğullarına vasiyet etti,Yakub’a da:’’-Oğullarım, şüphesiz Allah,sizlere bu dini seçti,sizde ancak Müslüman olarak can verin.’’(18)Asla müşriklerden olmamış olan İbrahim’in hânif dinine,yani dosdoğru olan yola,Tevhid arkadaşına tabi olmayı  emreden Rabbimiz Allah şöyle buyuruyor:
‘’Gerçek şu ki,İbrahim(tek başına)bir ümmetti.Allah’a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o,müşriklerden değildi.
O’nun nimetlerine şükrediciydi.(Allah,)O’nu seçti ve doğru yola iletti.Ve Biz O’na,dünyada bir güzellik verdik.şüphesiz O,ahirette de Salih olanlardandır.Sonra sana vahyettik:’’Hanif(Muvahhid)olan ibrahimin dinine uy.O’müşriklerden değildi.’’(19)
Rabbimiz Allah’ın,bize uymamızı emrettiği İbrahim(a.s.)’in hanif dini,Allah’a tam teslim olmak,yani Müslüman olmak ve ölmek halinde başka bir şey değildir…Allah Teâlâ İbrahim(a.s.)’a ‘’Rabbine teslim ol’’’’O’nun emrine itaat et’’’’O’nun hükmüne göre yaşa’’deyince,İbrahim(a.s.),’’Âlemlerin Rabbine teslim oldum’’demiş ve bu teslimiyetini hayatı boyunca ihlas ile gerçekleştirmiştir…Allah’ın emriyle O’nu örnek edinenler ve !!Millet-i İbrahim’’den olan bütün Muvahhid müminler,İbrahim(a.s.)’ın dinine uymakla mükelleftirler…Bu din,Müslüman olmak ve Müslüman ölmek inancı ve hareketidir!..
Rabbimiz Allah şöyle buyuruyor:’’Ey iman edenler,Allah’dan nasıl korkup sakınmak gerekiyorsa,öylece korkup sakının ve siz,ancak Müslüman olmaktan başka(bir din ve tutum üzerinde)ölmeyin.’’(20)
Muvahhid Mü’minler,her hâliyle Müslüman olup Allah’ın kendilerine verdiğİ’’Müslümanlar’’adına yakışır bir hayat yaşamalıdırlar…Tevhid akademisinin kalbde sağlam  yer edinmesi ve vücüdun her organının Salih amel ile uğraşması sonucu,Allah’a teslimiyet ortaya çıkar,Kalb Mü’min,beyin Müslim ve diğer organlar iman ile teslimiyeti gerçekleştirirler…İşte o zaman Muvahhid Mü’minin hayatı ve ölümü Allah için olur…Allah’ın kendilerine verdiği ‘’Müslümanlar’’sıfatını hak edecek  bir hayat sürenler,Müslüman olarak ölmeyi hak ederler!…
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:’’De ki: Rabbim gerçekten beni doğru yola iletti,dimdik duran bir dine,İbrahim’in hanif (Muvahhid)dinine…O,müşriklerden değildi.’’
De ki:’’Şübhesiz benim namazım,İbadetlerim,hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah’ındır.
O’nun hiçbir ortağı yoktur.Ben,böyle emronuldum ve ben Müslüman olanların ilkiyim.’’(21)
Her Muvahhid mü’minin şiârı,bu ayetlerde beyan edilen hayat ilkeleridir…Hayatı,Allah için ve Allah yolunda olan Müslüman şahsiyetin ölümü de,Allah için ve Allah yolunda olur.Muvahhid Müslüman, dünyanın neresinde ve hangi toplum da yaşarsa yaşasın,içinde bulunduğu imkânlar ve şartlarda Rabbi Allah’a itaatinde ve ibadetinde kusur işlememeye gayret eder…Allah yolunda ve emrolunduğu şekilde yaşamaya gayret eder,yani Cehdini ortaya kor,bu konuda cihadını yapar!..Yaşarken kendisini ölümlerin en güzeli olan şahadete hazırlar…Şehid gibi yaşar ki,şahadeti hak etsin!..Çünkü insan,nasıl inanıp yaşıyorsa,hayatını öyle sonuçlandırır.Nasıl yaşarsa öyle ölür,nasıl ölürse öyle dirilir!..
Müslüman şahsiyet,hayatını Allah için kılmalıdır…O’nun hayatına,Allah’ın hükümleri hakim olmalıdır…Ferdi hayatı aile haytı,toplumsal hayatı,alış-verişi,ticareti,Çalışması ve ahlâkı Allah’ın hükümlerine göre olmalıdır…Hayatı,Allah için olanın,ölümü de Allah için olur…Kalbe yerleşen katıksız iman,Salih amel olarak dışa yansımalıdır…amel,imandan bir cüz olmamakla beraber,sâğlam imanın gereği olan Salih amel işlenmez ise,Kalbteki iman zayıflar…Salih amel,imanın kuvveti ve olgunlaşmasını sağlar…Kalb ve beynin bütünlüğü iman ve İslâm üzere gerçekleşince vücüd organları Salih amel işler…
Allah için ve Allah yolunda Şehid olmak arzu eden her Muvahhid Mü’min ,yaşarken bir şehide yakışan bir anlayışla yaşamalıdır…Sadece dilde olup da hâlde olmayan bir anlayışın herhangi bir kıymeti yoktur…Özde olmadan,sadece sözde olan herhangi görüşün kendi sahibine hiçbir faydası olmaz…Kâmil olanlar ,Kişiyi,özüyle irtibatı kopmuş sözüne göre değerlendirmezler…Söz,öz ile bütünleşince değer kazanır…Kalbinden kopuk diliyle değerlendirilmesi bir defa olur…Bu aldanma birden fazla gündeme gelemez!..
Rabbimiz Allah da kullarını,kalblerindeki iman ve niyetlerine göre,bir de amellerine göre değerlendirir…
Ebu Hureyre(r.a.)’ın rivayetiyle Rasulullah(s.a.s.)şöyle buyuruyor:’’Şübhesiz ki Allah, sizin süretlerinize ve mallarınıza bakmaz.Lâkin kalblerinize ve amellerinize bakar.’’(22)
İman Sindi(rh.a.)Şöyle demiş:’’Yani,amellerinizi ve kalblerinizi islah ediniz,düzeltiniz.Gayret ve çalışmalarınızı,bedenlerinizin güzelliğine ve mallarınızı çoğaltmaya teksip etmeyiniz.
Allah’ın bakıp bakmamasından maksad kanımca şudur:Allah kulunu,süretninin güzelliğiyle veya malının çokluğuyla kabul buyurmaz.O’nu katında yüceltmez.keza bunun aksine kuluna,süretinin çirkinliğiyle veya malının azlığıyla da kabul buyurmaz,yüceltmez.O,kulunun amelinin güzelliğiyle ve kalbinin ihlâslı olması,yani niyetinin sırf Allah rızası olmasıyla kabul buyurur,katında yüceltir.Keza O,kulunu amelinin çirkinliğiyle ve niyetinin bozukluğuyla reddeder.’’(23)
Ulul-azm Peygamberlerden İbrahim(a.s.)’ı ve O’un soyundan olan Rasulullah(s.a.s.)’i kendisine hayat örneği (24)Kabul eden Muvahhid mü’min,Rabbi Allah’ın kendisini niyeti ve ameline göre değerlendirdiğinin idrakinde olduğu gibi,aynı zamanda amellerin sonuçlarına göre değer kazanacağını da idrak eder…
Selh İbn Sâd (r.a.)’dan.Rasulullah (s.a.s.)şöyle buyurur:’’Ameller,ancak sonuçları ile değerlendirilir.’’(25)
Hâl böyle olunca,İbrahim(a.s.) ve Rasulullah(s.a.s.)’in izinden giden mü’min Müslüman şahsiyet,imanına hiçbir gölge düşürmemeye çalışırken,bu konuda çok hassas olurken,Salih amel işlemeye gayret ettiği gibi,ameline de hiçbir gölge düşürmemelidir.Her hâli cihad üzere olan Muvahhid bir mücahid olmalıdır…Nefs-i emmareswiyle,Şeytanıyla cihad eden ve onların isteklerini reddeden Muvahhid mü’min, Allah için,Allah’ın emrettiği gibi ve Allah yolunda savaşmayı sürdürmelidir…
Ebu Hureyre(r.a.)’dan. Rasulullah(s.a.s.)şöyle buyurur:’’Bir kimse (Allah yolunda) savaşmadan ve onu,gönlünden geçirmeden ölürse,bir çeşit nifak üzere ölür.’’(26)
Hayatı boyunca,Allah’a ibadet ederken karşılaştığı engeli aşmak için savaşan, çırpınıp didinen Muvahhid mü’minler, Allah yolunda ve Allah rızasına Şehid olmak isterler…Bu istek, onların en büyük  arzusudur…Bu arzularını gerçekleştirmek için niyet ve amel bütünlüğü gerekir…Şehid olmaya niyet eden mü’min ve Müslüman şahsiyetin ahlâkı,,şehid ahlakı olmalıdır…Şehid,canını ve malını Allah’a Cennet karşılığı satan ve Allah’ın Cennet karşıkığı canını ve malını aldığı kişidir:’’Hiç şübhesiz Allah,Mü’minlerden-karşılığında onlara mutlaka cennet vermek üzere-canlarını ve mallarını satın almıştır.Onlar,Allah yolunda savaşırlar,öldürürler ve öldürülürler.(Bu,)Tevrat’ta,İncil’de ve Kur’an’da O’nun üzerine gerçek olan bir va’ddir. Allah’dan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu hâlde yaptığınız bu alış-verişten dolayı sevinip müjdeleşiniz.İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.’’(27)
Niyetinde Allah yolunda Cihad olan,Kalbinde Allah yolunda şehid olma arzusu taşıyan ve bu niyetin gereği,bu arzusunun şartına uygun iman ve İslâm üzere bir hayat yaşayan muvahhid mü’minler,Allah yolunda bir savaşa katılmasa da,o savaşta şehid olmasa da Allah onu,şehidler mertebesine ulaştırır…
Sehl b.Ebi Umame b.Sehl b.Humeyd (r.a.)’dan. Rasulullah(s.a.s.)şöyle buyurur:’’Her kim sıdk ile Allah’dan şehidlik dilerse,Allah onu,şehidlerin menzilesine ulaştırır.Velev ki,döşeğinde ölmüş olsun!..’’(28)
Allah’dan sıdk  ile şehadat dileyen mü’min Müslüman kişi,akidesinin sağlamlığı,amelinin sahihliği,ahlakın güzelliği,Malını helâlinden kazanıp Allah yoluna helâl yollara sadaka etmesi ve her haliyle hayırlı bir zât olması gerekir!.. Şehide yakışan bir hayatı yaşayanlar,gerçekten şehid olmayı hakkederler…Yoksa kalpte ve amelde olmayan şeyi dil ile gündeme getirmenin bir kıymeti olmadığı gibi,şu ayetteki tehdidin muhatabı olur:’’Ey iman edenler,yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz?yapmayacağınız şeyi söylemeniz,Allah katında bir gazab (konusu olması)bakımından büyüdü(büyük bir suç teşkil etti).’’(29)

Dipnotlar:
1) Bkz.Nas,114/1-3.
2) Hacc,22/78.
3) Bkz.Lokman,31/13.En’am,6/82,
4) Âl-i İmrân,3/32.
5) Nisa,4/59.
6) Muhammed,47/33.
7) Sahih-i Buhârî,Kitabu’l-Cihad ve’s-Siyer,B.107,Hds.163. Kitabu’l-Ahkam,B.4,Hds.8.
Sahih-iMüslim,Kitabu’l-İmare,B.8,Hds.39.
Sünen-i Ebu Davud,Kitabu’l-Cihad,B.87,Hds.2626.
Sünen-i Neseî,Kitabu’l-Biat,B.34,Hds.4188.
8) Sahih-i Buhârî,Kitabu Ahbâri’l-Ahâdi,B.1,Hds.12.Kitabu’l-Ahkam,B.4,Hds.9.
Sahih-iMüslim,Kitabu’l-İmara,B.8,Hds.39-40.
Sünen-i Ebu Davud,Kitabu’l-Cihad,B.87,Hds.2625.
Sünen-i Neseî,Kitabu’l-Biat,B.34,Hds.4187.
Ayrıca bkz.Ahmed b.Hanbel,Müsned,C-1,Sh.82,94,164.
9)Ahzab,33/48.
10)Kehf,18/28.
11)Kalem,68/7-9.
12)Bkz.Bakara,2/205
13)Bkz.Nahl,16/120.
14)Mümtehine,60/4.
15)En’âm,6/79.
16)Âl-i İmrân,3/67.
17)Bakara,2/131.
18)Bakara,2/132.
19) Nahl,16/120-123.
20) Âl-i İmrân,3/102.
21)En’âm,6/161-163
22) Sahih-iMüslim,Kitabu’l-Birri Ve ‘s-Sıla,B10,Hds.34.
Sünen-i İbn Mace, Kitabu’z-Zühd,B.9,Hds.4143.
Ahmed İbn Hanbel, Kitabu’z-Zühd,çev.Mehmed Emin İhsanoğlu,İst.1993,C.1,sh.79,Hds.253.
23)Haydar Hatipoğlu,Sünen-i İbn Mace Tercemesi ve Şerhi,İst-1983,C.10,sh.419.
24)Bkz.Ahzab,33/21.
25)Sahih-i Müslim,Kitabu’İ imare,B.47,Hds.13.Kitabu’l-Rikak,B.33,Hds.80.
26) Sahih-iMüslim,Kitabu’l-İmara,B.47,Hds.158.
Sünen-i Ebu Davud,Kitabu’l-Cihad,B.17,Hds.2502.
Sünen-i Neseî,Kitabu’l-Cihad,B.2,Hds.3083.
27)Tevbe,9/111.
28) Sahih-iMüslim,Kitabu’l-İmara,B.46,Hds.137.
Sünen-i Tirmizi,Kitabu-Fedailu’l-Cihad,B.19,Hds.1705.
Sünen-i Neseî,Kitabu’l-Cihad,B.36,Hds.3148.

Sünen-i Ebu Davud,Kitabu’l-Virt,B.26,Hds.1320.
Sünen-i İbn Mace,Kitabu’l-Cihad,B.13,Hds.2797.
Sünen-i Dârimî,Kitabu’l-Cihad,B-16,Hds.2412.
29)Saff,61/2-3.