Zulmedenlere Meyletmeyin !

Rabbimiz Allah Teâlâ ( Azze ve celle ) şöyle buyuruyor;
“ Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’dan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.” ( 1 )
   Zalim, kim olursa olsun, nerede bulunursa bulunsun, bir muvahhid mü’minin ona meyletmesi asla düşünülemez !.. Mü’min müslümanın vazifesi, yeryüzünde zulmün ve sömürünün kaldırılmasıdır… zumlun ve zalimin cezası ateştir… onlar, ateşdedir ve ateşe davet edenlerdir… Her kim ki, zulmü ve zalimi severse, o da, zalimlerdendir…
Rabbimiz Allah, “Zalimlere eğilim göstermeyin” diye buyurur ..Her muvahhid mü’minin bu emre itaat edip ve zalimlere yaklaşmadığı gibi zulmün yok edilmesi için mücadele etmesi gerekir…
İmam Kurtubî ( rh.a ) bu ayet için tefsirinde şunları kaydeder;
Katâde derki;
Buyruk, zalimleri sevmeyin ve onlara itaat etmeyin anlamındadır.
İbn cüreyc:
onlara, hiçbir şekilde meyletmeyin anlamındadır, demiştir.
Ebu’l Aliye ise
Onların amellerine razı olmayın, diye açıklamıştır ki, hepside birbirine yakın açıklamalardır.
İbn zeyd derki:
Burada rükûndan kasıd, zalimlere yağcılık yapmaktır. Buda, onların küfürlerini tepki ile karşılamamak, reddetmemek demektir.
“ Birde zulmedenlere meyletmeyin” buyruğundaki zulmedenlerden kasdın, müşrükler olduğu söylendiği gibi, hem müşrikler hakkında, hem günahkârlar hakkında umumi olduğu da söylenmiştir.
Bu ayet-i kerime, kâfirler ile bid’at ehli ve onların dışında türlü masiyet işleyen kimseleri terk edip, onlardan uzaklaşmaya delildir. Çünkü bu gibi kimselerle sohbet ve arkadaşlık, küfür veya masiyettir. Zira arkadaşlık ve sohbet, ancak sevgiden dolayı söz konusudur.
“ sonra size ateş dokunur.” yani, onlarla içli dışlı olmak, onlarla sohbet etmek, onların ( haktan ) yüz çevirmelerine rağmen onlara karşı çıkmamak ve yaptıkları işlerde onlara muvafakat etmek sebebiyle ateş sizi yakar.” ( 2 )
Bir şeyi, olması gereken yerinden, olmaması gereken bir başka yere koymak zulümdür… Bu, hakkı bırakıp batıl ile amel etmektir… Ayni zamanda zulüm, hiçbir hakkı olmadığı hâlde başkasının mülkünde tasarruf etmek, hakka karşı tuğyan edip haddini aşmaktır…( 3 )
En korkunç zulüm iman konusunda yapılan zulümdür… O da, imana şirkin karıştırılmasıdır… insanların çoğu imana şirk karıştırmadan inanmazlar… ( 4 )İmana korkucu zulüm olan şirk buluştuğu zaman o imanı yok eder… Kabul görülen iman kendisine şirkin, küfrün ve nifakın karışmadığı tertemiz, pırıl pırıl olandır… Muvahhid mü’min, katıksız iman sahibi bir şahsiyettir…
İmana karıştırılan zulmün şirk olduğu, önderimiz Resulullah ( s.a.v.) beyan buyurmuştur…
Abdullah ibn mes’ud ( r.a.) anlatıyor:
“ iman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar, hidayete ermişlerdir.” En’am, 6/82 ayeti indiği zaman bu, Müslümanlara ağır geldi de;
-Ya Rasulullah, bizim hangimiz nefsine zulmetmez ki? dediler
Rasulullah  ( s.a.v.)
-Bu ayetteki zulüm, sizin anladığınız gibi değildir. O zulüm, ancak şirktir. Lokman’ın oğluna öğüt verirken;
Ey oğlum, Allah’a şirk koşma! Şüphesiz şirk, gerçekten büyük bir zulümdür. ( lokman, 31/13 ) dediğini işitmediniz mi ? buyurdu. ( 5 )
Alemlerin Rabbi Allah Teâla’ya karşı baş kaldırıp tuğyan etmiş ve o’nun hükmüne razı olmamış her kimse, zalim ve tağuttur… yegâne Rabbimiz Allah Teâlâ’nın emrini beğenmemiş, kendi hevasını ilâhlaştırarak ona itaat etmiş olan kişi veya kişiler zalim tağutlardan başkası mıdır ? Bu zalim tağutlar, yeryüzünü ifsad etmekte, insanlık âleminin huzurunu bozmakta ve insanlar arası oluşan barışı yok etmektedirler..Egemen oldukları ülkelerde, devamlı huzursuzluk ve karmaşa çıkarmakta, insanları sömürüp ezmektetedirler…
Yegâne hayat nizamı İslâm, kendi mensupları olan muvahhid mü’minlere, bu zalimlere itaat etmemeyi ve onların zulmüne rıza göstermemeyi emreder…
Rabbimiz Allah şöyle buyurur ;
“Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya o’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir ? Hiç şüphesiz o zalimler, kurtuluşa eremezler.” ( 6 )
“ Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafirlerin tâ kendileridir.” ( 7 )
Mü’min Müslümanlar, yeryüzünde insanlık barışını bozan, heryerde fesad çıkaran bu zalim ve kâfirlere asla meyletmezler… Bilir ve inanırlar ki, bunlara meyletmenin sonucu, yakıcı bir azab olan cehennem ateşidir !..
Bunlara meyletmek, yardımcı olmak, hizmet edip hayatta kalmalarını sağlamak Fir’avn ve nemrud’a taraftar olmaktan başka bir şey değildir !… Bu kafirlik ve zalimlik vasıflarını Rabbimiz Allah’ın  kur’an-ı Kerim’de beyan buyurduğu Fir’avn ve nemrud’un vasıflarıdır…
“ Kim Allah’ın indirdiğle hükmetmezse işte onlar, zalimlerim tâ kendileridir.” ( 8 ) diye buyuruyor Rabbimiz Allah …
İmam Kurtubi ( rha ) beyanıyla “zulmedenler” hem müşrikler, hemde günahkârlar hakkında umumi olarak söylenmiştir… zulmedenler, müşrikler ise de günahkâr Müslümanlar ise de mü’min müslümanın kulluk vazifesi, kim yaparsa yapsın her türlü haksızlığı ve zulmü reddetmek onun Müslüman birisi zulmettiği zaman ne de olsa müslümandır, belki niyeti iyidir, elbette bir bildiği var, bu işte bir hikmet vardır  deyip zulme rıza gösterilemez… Aksine onun zulmünün önüne geçilir ve o zalimin, zulüm yapması engellenmeye gayret edilir… Küfre rıza göstermek de zulümdür…
Önderimiz Rasulullah ( s.a.v.) muvahhid mü’minlere, zulme engel olmayı ve zalimi, zulumden alıkoymayı emretmiştir !..
Enes b. Malik ( r.a.)’dan
Rasulullah ( s.a.v.) şöyle buyurdu.
-“Ey mü’min, sen mü’min, kardeşine zalim iken de, mazlum iken de yardım et !”
Sahabiler:
-Ya Rasulullah, şu mazlum olan kişiye yardım edebiliriz. Fakat o zalime nasıl yardım ederiz ? diye sordular.
Rasulullah ( s.a.v.)
“ Zalimin iki elinin üstünü tutarsın ( yani onu zulümden men’edersin ).” buyurdu. ( 9 )
İşte muvahhid mü’minlerin vazifesi budur!…
Dipnotlar
1) Hud 11/113 / 2)İmam kurtubi, el- câmii li  Ahkami’l- kur’ân çev. M Beşir Eryersoy, ist. 1999, c.9, sh. 166-167. /3) Bkz. Seyyid şerif cürcânî kitabu’t- ta’rifat Arapça  Türkçe terimler sözlüğü, çev. Arif Erkan, ist. 1997, sh. 148./4) Bkz. 12/106/ 5)Sahih-i Buhâri Kitabul- Enbiya, B. 43, Hds. 101  Sahih-i Müslim, kitabul- iman, B. 56, Hds. 197. /6)En’am, 6/21. /7)Mâide, 5/44. /8) Mâide,5/45/ 9)  Sahih-i Buhâri, kitabul- Mezalim, B.4, Hds. 5.  Sahih-i Müslim, kitabul- Birri ve’s. Sıla, B. 16, Hds.62