ÖNSÖZ

Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…

Hamd, Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur… Salat ve Selâm olsun Rasulullah’a, Âline, Ashabına ve kıyamete kadar O’nun izinde giden muvahhid mü’min müslümanlara…

“Dâvâ Dersleri” serimizin, “Bu, Böyledir!..” ismini verdiğimiz beşinci kitabın ikinci cildi olan bu eserimizde, yirmi konu yer almaktadır… İmam Buhârî (rh.a) ve İmam Müslim (rh.a)’in “Sahih”lerinden seçtiğimiz mutefekun aleyh olan kırk hadisi, ayet-i kerimeler ve hadis-i şeriflerle yorumlamaya gayret ettik… Kırk hadis ve kırk konudan oluşan bu eserimizin birinci cildinde yirmi hadis ve yirmi konu yer almıştı… Geri kalan yirmi hadis ve yirmi konu da bu ciltte yer aldı.

Egemen tağutlar tarafından işgal edilmiş İslâm topraklarında esaret altındaki mazlum ve mustaz’af mü’min müslümanların zilletten kurtulup izzet üzere bir hayata kavuşmaya vesile olur umuduyla kaleme aldığımız eserimizde, başta Kur’ân-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye olmak üzere en sağlam kaynaklardan hareket ettik… Mazlum ve mustaz’af bir ümmetin mü’min müslüman bir ferdi olarak arzu ettik ki, değerli okuyucu, bu satırların yazarının ifadelerinden ziyade, Rabbimiz Allah’ın ve Önderimiz Rasulullah (s.a.s.)’in kelâmıyla emir ve hükümleriyle hemdem olsun… Onları okusun, iyice öğrensin, idrak edip şuurlansın istedik… Okuyucuyu, İslâm’ın ana kaynaklarıyla tanıştırmaya çaba gösterdik… Bu arada delil olarak zikredilen ayetler ve hadisler hakkında, ümmetin rehberleri olan Peygamberlerin varisleri İslâm ulemâsının görüşlerini de nakletmede fayda umduk…

Okuyucunun yalnız başına bu eseri okuması faydalı olacağı gibi, dileyenlerin bir araya gelip beraberce okumaları, incelemeleri ve konular ile zikredilen deliller üzerinde düşünmeleri daha faydalı olur kanaatindeyiz!… Böylece hem fikir birliği oluşur, hem de mes’elelerin daha iyi anlaşılmasına vesile olunur…

İşgal edilmiş İslâm topraklarında egemen tağutların esaretinde yaşayan mü’min müslümanların en büyük düşmanı: Cehalettir… Egemen tağutların, cahiliyye düzenlerinin gereği bilgisiz bıraktıkları mü’min müslümanlar, okumak, araştırmak, bilmek, öğrenmek, idrak edip şuuruna vardıkları hakikatları hayata uygulamaya başladıkları zaman bir çok şeyin arzu edildiği şekilde değiştiğini göreceklerdir!.. Bundan dolayı bilmek ve bildiğiyle amel etmek gerekir!…

Rabbimiz Allah, toplumsal değişimi şarta bağlamıştır… Bu, Allah’ın Sünneti’dir ve Sünnetullah’da hiç bir değişme olmaz!… (Fetih, 48/23. Enfâl, 8/38. Fatır, 35/43.)

Rabbimiz şöyle buyurur:

“Bir toplum, kendinde olan durumu değiştirmedikçe, hiç şübhe yok ki, Allah da, o toplumda olan hâli değiştirmez.” (Ra’d, 13/11)

“Bunun sebebi şudur: Bir Kavim, nefislerinde olanı değiştirmedikçe Allah, onlara ihsan ettiği nimeti değiştirici değildir ve şübhesiz ki Allah, her şeyi işitendir, bilendir.” (Enfâl, 8/53)

Bu toplumsal değişim, Sünnetullah gereği daha önceki toplumlarda nasıl olmuşsa, yine öyle olur!… Nasıl ki, Allah’ın emrettiği yolda ve Rasulullah (s.a.s.) önderliğinde ilk İslâm hücresi oluşup Mekke’de ve Medine’de inkılab gerçekleşmiş ise, çağlar içinde aynı iman ve aynı usûl ile yine gerçekleşir… Bundan dolayı kadın olsun, erkek olsun ferd ferd her mü’min müslüman bu inkılabı, önce kendi nefsinde gerçekleştirmelidir!..

Eserde anlatılan bütün doğrular, hiç bir noksanı olmayan yegâne hayat nizamı İslâm’a aiddir… Her hangi bir noksanlık var ise, bizden kaynaklanmakta olup bundan dolayı Rabbimiz Allah’ın affına sığınırız…

Dâvâmızın başı ve sonu, Âlemlerin Rabbi Allah’a hamdetmektir.

 

KUL SADİ YÜKSEL

3 Rebiu’l-Evvel 1420

17 Haziran 1999

Ihlamur Kuyu/Ümraniye