MÜ’MİNLERE YARDIM EDENLER

Ebu Said el-Hudrî (r.a.)’ın rivayetiyle şöyle buyurur Rasu­lul­lah (s.a.s.):

“Bir mü’min (müslüman), aç bir mü’min (müslüman)ı do­yurursa Allah, o kimseyi cennet meyveleriyle doyuracaktır.

Bir mü’min (müslüman), susuz kalmış bir mü’min (müslü­man)a bir şeyler içirip susuzluğunu giderirse Allah, kıyamette en güzel meşrubattan olan ‘Rahık-ı mahtûm’, dan içirecektir.

Bir mü’min (müslüman), elbiseye ihtiyacı olan bir mü’min (müslüman)ı giydirirse, Allah da ona, cennetin yemyeşil elbisele­rinden giydirecektir.”[1]

Ebu Hüreyre (r.a.)’dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur.

“Şübhesiz Allah (Azze ve Celle) kıyamet gününde:

-Ey Âdemoğlu, Ben, hasta oldum da, sen Beni dolaşma­dın, diyecek.

Âdemoğlu:

-Ya Rabbi, ben Seni nasıl dolaşabilirim? Sen, Âlemlerin Rab­bisin! cevabını verecek.

Allah Teâlâ:

-Bilmez miydin ki, filan kulum hasta oldu. Sen, onu do­laşmadın. Bilmez miydin ki, onu dolaşmış olsan, Beni onun yanında bulurdun! buyuracak.

(Allah:)

-Ey Âdemoğlu, senden yiyecek istedim, Beni doyurmadın! diyecek.

Âdemoğlu:

-Ya Rabbi, Seni, nasıl doyurabilirim ki? Sen, Âlemlerin Rabbisin! diyecek.

Allah Teâlâ:

-Bilmez misin ki, filan kulum senden yiyecek istedi, sen onu doyurmadın! Bilmez misin ki, onu doyurmuş olsan, bunu, Benim nezdimde bulacaktın! buyuracak.

(Allah:)

-Ey Âdemoğlu, senden su istedim, Beni sulamadın! diye­cek.

Ademoğlu:

-Ya Rabbi, ben Seni nasıl sularım? Sen, Âlemlerin Rabbi­sin! cevabını verecek.

Allah Teâlâ:

-Filan kulum, senden su istedi, ona su vermedin! Onu sulamış olsaydın, bunu(n karşılığını) Benim nezdimde bulur­dun! buyuracaktır.”[2]

Abdullah ibn Amr (r.a.)’dan.

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurur.

“Kırk haslet vardır ki, bunların en yükseği sağımlı keçi me­nî­hası, yani hediyesidir.

Hayır severlerden bir kişi, bu kırk hasletten birisini, onun sevabını umarak ve va’dolunan ecrini tasdik ederek işlerse, muhakkak Allah, bu haslet sahibini, bu hasenesi sebebiyle cen­nete girdirir.”[3]

El-Menîhat, âriyet mânâsınadır. Âriyet ise, menfaati başka­sına karşılıksız vermek mânâsınadır. Buradaki âriyetten mak­sad, yün veya sütten bir süre faydalanıp iâde etmek üzere başkasına koyun, keçi, sığır ve deve gibi hayvanı vermektir. Hadiste, yalnız keçi zikredilmiştir. Diğerlerini de kıyasla aynı hükmü taşımakta­dır. Hatta bunların menfaati daha fazla olduğu için, sevabı da daha çok olur.

Rasulullah (s.a.s.), kırk hasletin ne olduğunu açıklamamış­tır. Bunları açıklamaması, her türlü iyi işe teşvik sebebiyledir. Şayet belirtilmiş olsaydı, insanlar onları işleyip diğerlerini terk edebilirlerdi. Bu bakımdan “Kadir Gecesi” de, Ramazan ayı içinde gizlenmiştir.[4]

 

 

 

 



[1]    Sünen-i Tirmizî, Kitabu Sıfatu’l-Kıyame, B.14, Hds.2566.

Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’z-Zekat, B.41, Hds.1682.

Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.3, Sh.14.

[2]    Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Birri ve’s-Sıla, B.13, Hds.43.

İmam Buhârî, Edebü’l-Müfred, B.234, Hds.517.

[3]    Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Hibe, B.33, Hds.63.

Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’z-Zekat, B.42, Hds.1683.

Ayrıca bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.2, Sh.160.

[4]    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, C.6, Sh.315.

Ayrıca bkz. Sahih-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, şerh: Kâmil Miras, Ank.1980, C.8, Sh.60-61.(Beşinci Baskı)